KEDİYE AĞIT DEĞİL ÖVGÜ
Kedilerin öldüğü bir dünyada yaşıyoruz baba.
Yalnız, kedilerin ölmediğini bilecek yaştayım,
Ama bana en çok bu dokunuyor.
"Kedilerin öldüğü bir dünyada yaşıyoruz," öyle şaşalı bir laf da değil, çocuk aklı işte,bir çeşit gönülaltı. İnsan bazı büyük lafların anlamına büyüdükçe varıyor, kendi yazdıklarının bile.
Merhaba Havuç,
Seninle her selamlaşmamızda bir el gibi uzatırdın boynunu... Dünyayla aranda bir anlaşma vardı sanki, hep senin etrafınca dönüp dururdu. Şimdi boynunu ve patilerini yine uzat, kelimelerim seni tutacaklar. Benden gelmediğin halde, beni nasıl da ben ettiğini içten bir "sevgi duruşuyla" anlatmaya koyulacağım.
Bir aslan miyav dedi
Minik fare kükredi.
Fareden korktu kedi
Kedi pırrrr uçuverdi
Ne hırçın kızdın be! Kucağa aldırmayı bırak,
dokundurmazdın bile kendine. Ufacıktın ve tüm oyunları kazanmak, sana uzatılan
tüm ipleri yakalamak isterdin. İlk zamanlar baş başa kaldığımızda gözünü
kırpmadan bakardın gözlerime. Şimdi bakıyorum da, sen tüm oyunların içinde, bir doğaçlamanın güzelliği
olmuştun. İsminin anlamı pek yoktu.
Her şeyin bir ismi vardı oysa
fakat bilirsin insan, isimleri unutur.
İsimler ki birgün unutmak üzere konulur.
Biz de eskimeyen bir yüz kalır,
"Bakışsız Bir Kedi Kara" gibi
hiç olmadı,
şiire kondurulur.
Benim olmayan bu yüzü, sevmenin başlangıcı yaptım ben. Sevgiyi sevmek ne demektir, nedense hiç bilemedim. Ben de tuttum, seni sevdim. Olmayacak şeydi bu, biliyorum. Ölümlüler severdi birbirini ancak, çünkü ölümsüz olan sevmekti ya; şimdi yeni yeni anlıyorum: Sevmenin ötesinde bir sevmek vardı. Biz bunu unuttuk.
İnsan, hiçbir şey elde edemez yaşarken ve daima ellerinden vurulur. Yaşarken elde edemediklerimiz, bir başkasının sebebi olur. Uzat patilerini Havuç, ben bugün benim olmayan bir yerimden vuruldum.
Ne yapmalı diyorum birkaç gündür, ölümü
öldürmeli mi yani? Ölümden ne farkımız kalır ki o zaman. Bu satırlar ölümle
ölmek için değil, sana övgü için yazıldı
kızım. Yine de elimde olsa neyi değiştirirdim diye soruyorum kendime. Suyunu
her azaldığında doldurmaktan başka bir şey istemezdim herhalde. Sonra gözlerin
açık gitmene gönlüm el vermezdi. Şimdi bir sardunyaydı evin. Ben kapını çalar,
toprağına fısıldardım:
"burada bir yerde
kibir taşımaksızın güzel
kaba olmaksızın güçlü
zalimleşmeden cesur olan
ve içinde insanoğlunun hiçbir kötülüğünü barındırmadan
onun bütün erdemlerine sahip biri yatıyor."
Burada bir yerde, kimsenin olmayan biri yatıyor. Fakat gömüldüğü yer kimsesizler mezarlığı değil. Çünkü sevginin olduğu yerde kimse, kimsesiz değildir kızım. Herkes ölüme aittir o kadar. Biz birbirimize ait olduğumuzu sanarken, ölüm hepimize sahip olandır aslında. Bu sebeple bir ağıt değil bu. Geride kalan her şey için bir çeşit övgü.
Şimdi sen bir sardunyayı yaşayacaksın... Zamanla solacak hatıralar, mevsimler dahi çürüyecek. Yaşamaya devam eden tek şey ölüm olacak.
Ben
susmak dilinde bir şeyler söyleyeceğim yine. Sen bir çiçeğin sarısında
gülümseyeceksin. Sarı trafik lambalarının arasında yürüyeceksin. Hissediyorum, doğan her günün ardında bir
sevmektir olacak. Her gün bir sevmektir çiçeği susa(ya)cak fakat hiç solmayacak, çünkü ben seni yaşayacağım. Yaşayacağız
biliyorum, çünkü seni gömdüm ve
ölünmediğini gördüm.
- Varta Wanderlust
https://open.spotify.com/intl-tr/track/0V5cvmTKsYmF5FmGGEAfmS?si=48433d4fa9954f6b |
Yorumlar
Yorum Gönder